DESEM Kİ
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Su kadar mübarek,
Nimettensin ,nimettensin!
Desem ki…
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin,bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarlarla , nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi fark edemezsen,
Rüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme , müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberlettim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür,
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
Cahit Sıtkı TARANCI
100’de 100 bir aşk şiiridir.Ve ilk kıt’a da bulunan bazı kelimeler bu şiiri biraz yurt şiirine olarak yönlenlendirse bile devamı bunun aşk şiiri olduğunu kanıtlamaktadır
lütfen 35 yaş şiirinin şekil ve anlam açısından incelenmesini koyarmısınız
hani olur ya insanin söylemek isteyipte boğazına takılıp kalan cümleler sözcükler olur ya aşkını kaybettiğini iç acıtan yanını işte bu şiirde ben bu eksik tamamlanamamış yeminleri sözleri duydum hissettim…
ve işin ilginç tarafı ben bu şiiri lise yıllarımda edebiyat derslerinde bilmeme rağmen aradan geçen 10 yıl sonra yaşanmışlıkların getirdiği özlemle bir gece yarısı bana bu duyguları hissettirdi..
ve soramadan geçemicem peki şairimiz ne yaşadı da bu denli vurucu tamamlayıcı ifadeleri iç dünyasında yaşadı ve bizlere yansıttı?
eger siirin hikayesini biliyorsaniz paylasmanizi isterim…
ya benim yıllık ödevim cahit sıtkı tarancının ölüm ve hayat sevinçi ile ilgili şiirlerini bulup kendi cümlelerimle açıklayacaktım ya şimdi ben lise son öğrencisiyim öss ye gircem benim için birileri cahit sıtkı tarancının şiirlerini kendi cümleleri ile açıklarmı lütfen ama n’olur….
böyle güzel bir şiir hakkında ne yorum yapılabilir ki bu şiir tam bir şah eserdir
bu şiirin öyküsünü sizlerle paylaşmak istiyorum.cahit sıtkı tipsız bir kişi kimse onu begenmez.birgün çok güzel bir kıza aşık olur ama tipsiz oldugu için kızın kendisini kabul etmeyecegini düşünür ona söyleyemediklerini bu güzel esere yansıtmıştır. onu hayal ederek bu dizeleri yazar. gerçektende aşkı en güzel şekılde anlatan bir eserdir…
çok güzel şirleri var
Ölüm yer yer bir istek olarak görünmesine karşılık, çoğun, korku ifadesidir Cahit Sıtkı’da. Bu nedenle, belki çevre koşulları değiştiği, iç güçlerine dayanarak kendini yaşının adamı kimliğinde duyduğu zamanlarında bilinçaltını saran bu korkulara yeter demek ister.
Cahit Sıtkı’nın dünyasına egemen olan- yer yer idealizme dönük- bireysellik, şiirinin daha sonraki aşamalarında da sürdüğü için temaları ve sözcük dünyası sınırlıdır.
Şairin Otuz Beş Yaş kitabına da aldığı bu şiirin hatıra, sonbahar, gül, bülbül gibi şiirimizin esmişi sözcüklerinin en yüzeysel anlamlarına dayanarak kurulduğunu görüyoruz. Daha değişik kavramlara açılmak istediği zaman Necip Fazıl’ın şiir dünyasına kapılıyor. “Gündüz” (Otuz Beş Yaş, 12. bas., sf. 9) adlı şiirin ilk dörtlüğünü Kültür Haftası’ndaki (6 Mayıs 1936) biçiminden okuyarak saptayabiliriz bu savı.
Ey sakin suları karıştıran el
Balıklara huzur vermeyen dalgıç
Gündüz cüceyle dev, çirkinle güzel
Arkasında keskin parlayan kılıç.
Bu geçiş dönemi, Orhan Burian’ın da belirttiği gibi, geceden ve ölümden duyduğu ürküntünün yerini, hayata ve insanoğluna duyduğu sevgi alıncaya kadar sürer Cahit Sıtkı’da. Sonra “Bahar Sarhoşluğu” gibi, “Abbas” gibi dünyalı şiirler görünmeye başlar. Garipçilerin orta tabaka insanının günlük yaşama bağlı duyarlıklarını ortaya koyuş biçimlerini benimsediğini gösteren örneklerin (Şaşırtmaca, Bir Saadet, Su Sesi, Dalgın Ölü, Uçtu Uçtu) yanı sıra, Rıfat Ilgaz gibi ince yergiyi toplumsal taşlama düzeyine çıkaran şiirler de yazar.
Bu konak eski paşalardan birinin
Bu arsa bir mebusundur
Bir doktorun bu apartman
Bu dükkân benim değil
Bu çarşıya hükmeden Yahudiler
Bereket versin gökyüzünün tapusu yok
Herkes bakabilir
Bulutlara kimse el koyamaz
Hayal kurma hürriyeti var.
Nedir ki, bir çeşit kendini yenileme çabası olarak düşünebileceğimiz bu girişimci heveslere karşın, şair, duyarlığına egemen olan iki temel etkenden kurtulamaz: Yaşlanma ve ölüm…
Ölüm Tehlikesi, Dalgın Ölü, İnsan Hali, Paydos, Akıbet, Ölüm gibi şiirlerde; ölüm teması ya doğrudan doğruya, ya dolaylı olarak işlenmiştir.
şiir ve şair bulut ve yağmur gibi……Ben bu şiir ve şairde bunları görüyorum ve şükran ve hürmetle kalemlerine eğiliyorum..
Ayrıca arkadaşlar eleştiri yerine sizde bu edebiyat dünyasına bir katma değer üretin ,eleştirmek en zayıf ,kısır ve korkakça bir üslüptur….Üretenler eleştirmez….Düşünsenizya sizden yıllarca önce biri bir eser ortaya koyuyor yıllar sonrada biri çıkıyor yok burası böle yık şunu demek istemiş….Geçelim lütfen bırakalım bu basit oyun oynama sanatını
Saklambaç diye bir oyun kaldı mı lügatlarda……
yaa bu şiir bana ğöre sevipte kavuşamayanlar içindir yaa lütfeeen bu şiirde kostüm olarak sizce ne ğiyilir bunu tiyatrosunu çevirmek istiyorum
ben bu adamı çok seviyorum vede diyarbakırlı oldugu için tebrik ediyoruuuuuuuuuuuuuuuum
la çoğ güzel bi şiiiiiiiir yani bence ya sizce bence okumaya değerrrrrrrrr
ben cahit beyi çok seviyorum yani adam ölmeden önce herşeyin farkındaydı
onu çoooooooook tebrik ediyorum biliyorumki bu yorumumu görmeyecek
ama siz görüüüüüüüüüüüüüün
hele bide diyarbakırlı ya helaaaaaaaaal beeeeee
yaşa cahit sıtkı tarancı bence aşk şiirlerinin doruk noktasına ulaşmış bir şiir ayrıca duygular ancak bu kadar samimiyetle dile getirilir kendisini şükranla anıyorum allah rahmet eylesin…
cahit sıtkı tarancının üstüne şair tanımıyorum. adam süper şiirler yazmış ve çok duygusal. ne yazık ki onu kaybettik ama o bizim her zaman kalbimizde allah rahmet eylesin
amin
tek kelimeyle müthiş bir şiir başka ne denebilir ki.. toprağın bol olsun Cahit Sıtkı Tarancı
çok güzel bir şiiri ezbere biliyorum bu şiiri bence bütün erkeklerin ezberlemesi gerekir(:
hayatinda ilk kez bir tiyatro seyrine gidersin, sergilenen oyun öyle muhtesem olur ki, tiyatroyu sevdirir ve diger oyunlarida meraklandirir insana. Artik iyi bir tiyatro takipcisi olursun. Cok güzel bir romanla karsilasirsin okursun ve artik okuma istegin siddetle kendisini gösteririr. Bu siddet doyum noktasina ulasmadikca siddeti git gide artar. Edebiyatimizda bu tür eserler cok azdir. Cahit Sitki Taranci’nin ‘Desemki’ eseri de bahsettigim edebiyatin doyuran, nadir eserlerinden birisidir. Daha önce siir edebiyatini bir kac defa merak ettim, ilgilenmeye calistim, bir türlü siirle arami düzeltemedim. Bu siirle karsilastiktan sonra siir alinanda verilen eserleri okumaktan kendimi alamiyorum. Bende biraktigi haz ihtiyacini her an hissettiriyor. Siiri sevdiren bir eser.
Diger yorumlar gibi ask temasina takili kalmayacagim. Cunku bu eser yalin bir dilin, kendisini ifade edebilmenin en sade halinin örnegidir. Etkileyicilikten de bahsedebilir, zirâ siiri okuyan her okuru konunun icine cekmistir. Anlatilanlari yasamislik duygusu katmistir. Tek cümleyle ifade etmek gerekirse, her bakimdan doyurucu.