Gün geçtikçe sabırsız mı oluyoruz?

Bu gün sitepoint’ten Learn Ruby on Rails: the Ultimate Beginner’s TutorialBy Patrick Lenz kitabının örnek bölümlerinin mail adresime gelmesi için ilgili formu doldurdum. Gönder düğmesine tıkladıktan sonra maillerimi açıp beklemeye başladım. Bir süre sonra baktım ki sürekli gelen posta linkine tıklayıp duruyorum. Oysa formu dolduralı 30-40 saniye bile olmamış ve ben niye bu kadar gecikti bu mail diye sıkılmaya hatta sinirlenmeye başlamışım.

Yaptığım saçmalığın farkına varınca sabah aldığım ilaçtaki kafein dozu fazla geldi diye iç geçirdim. Derin bir nefes alıp koltuğumda geriye doğru yaslandım.

O an şehirler arası telefon görüşmeleri için kayıt yaptırdığımız günler aklıma geldi. Önce santrali arıyor  konuşulacak telefonun numarasını veriyorduk.  Eğer tanıdık bir memura rast geldiysek öncelik vermesi için rica ediyorduk. Artık aradığınız saatteki yoğunluğa veya memura ne kadar nazınızın geçtiğine bağlı olan bir sürede karşı tarafın sesini bol parazitli de olsa duyabiliyorduk.

Düşündüğüm zaman insanoğlunun var olduğu günden bu yana yaşaması için gerekli olan temel ihtiyaçlarda bir değişiklik yok ama bunlara ulaşırken geçen zamana olan sabırsızlık bu günlerde artık son noktasına gelmek üzere herhalde.

Sabırsızlığımız sadece bu konuda mı? Değil tabi;
Trafik ışığı kırmızıdan yeşile dönmeden kornaya basıyoruz, metrodaki yolcular inmeden içeriye hücum ediyoruz, ilk tabağımızdaki yemek bitmeden ikincisini niye getirmedi diye garsona kaş çatıyoruz, yeni yürümeye başlamış çocuğunu elinden tutmuş merdivenden indiren anneye yolu kapatıyor diye hayıflanıyoruz, açılması 10 saniyeyi geçiyor diye gidip bilgisayarımızı yeniliyoruz, demlemek uzun sürüyor diye çayı sallıyoruz.

NİYE YAPIYORUZ ???

Siz yapıyor musunuz ? Niye yapıyorsunuz ?

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top